21 Haziran 2012 Perşembe

Yazmak güzel de bir türlü elim gitmiyor nedense. Yazacaklarımla yüzleşmekten korkuyorum belki de... Kendimi hiç bu kadar çaresiz ve karanlık hissetmemiştim. Yolun yarısına yaklaşırken sevmediğim bir işte ve sevmediğim insanlarla yaşayıp gitmek beni öldürüyor. Hayatı nasıl toz pembe görmüşüm hala inanamıyorum kendime. Oysa orada okurken ne boş şeylere kafa yormuşum demeden edemiyorum. Acaba bundan 10 yıl sonra bu durum için de böyle mi yorumlayacağım kendimi?
Ben kendi derdime gömülmüşken kocam da kendi derdinde tabii. Biz çok sevmiştik birbirimizi, ben o kadar çok sevmiştim ki bir daha onsuz nefes alamayacağımı düşünmüştüm. Ama insan ne kadar severse sevsin bi yerde kopuyormuşsunuz. Zaman ilerledikçe insan da değişiyor, farklı şeylerden hoşlanıp, farklı şeyler yapmak istiyor. Bu sıralar onun tek derdi çocuk yapmak. Oysa ben hiç hazır değilim, kendimi bi raya oturtamazken bi çocuk dünyaya getiremem.
Eşim diyor ki hiçbi şeyden mutlu olmuyormuşum, adeta kendimi mutsuz etmek için çabalıyormuşum. Onun tuzu kuru tabii ki, bilmiyor ki beni, anlamıyor belki de anlamak işine gelmiyor... Diyorum ona kendini benim yerime koy, koyuyor tabii:) Dinle bak diyor; bi işin var kimse neden oturuyosun demiyor, maaşını zamanında alıyorsun, cumartesi pazar çalışmıyorsun, sigortan filan ödeniyor, ee daha ne olsun... Sanki herşey bunlarla bitiyormuş gibi. Diyorum ona 3 yıldır buradayım iş değiştirsem artık acemi değilim, ne öğrendin deseler ne diyeceğim? Ne yaptın deseler, boş boş oturdum mu diyeceğim? Ben oturmak değil çalışmak istiyorum, bişeyler öğrenmek istiyorum. Kendimi başarısız hissediyorum ve bu beni çok mutsuz ediyor. Yaptığım işle birlikte mutlu olmak ve bişeyler başarabildiğimi görmek istiyorum.
Peki ne yapmak istiyorsun diyor cevap veremiyorum. Tek bildiğim kötü kalpli ve egosu tavan yapmış insanlarla birlikte çalışmak istemediğim. Buradan gitsem farklı mı olacak sanki? Benim bi an önce yolu daha fazla uzatmadan ne yapmak istediğime karar vermem gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder